“ERDOĞAN HÜKÜMETİ, SINIR GÜVENLİĞİNİ İHMAL ETMİŞTİR”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“ERDOĞAN HÜKÜMETİ, SINIR GÜVENLİĞİNİ İHMAL ETMİŞTİR”MHP Genel Başkan Yardımcısı, Gaziantep Milletvekili Semih Yalçın hükümetin dış politikasını eleştirdi. Erdoğan Hükumetini sınır güvenliğini ihmal etmekle suçlayan Yalçın, hükümetin Suriye hududu boyunca uzanan bölgeleri Özgür Suriye Ordusu ve öteki rejim muhaliflerinin üs olarak kullanmalarına zemin hazırladığını belirtti.

Gaziantep MHP Milletvekili Semih Yalçın yaptığı basın açıklamasında şöyle dedi;


“Bilindiği gibi Erdoğan Hükümetinin dış politikası, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesine endekslenmiştir. Bu, Türkiye’nin istikrar ve güvenliğini esas alan bir yaklaşımın değil, iktidar çevrelerinin bölgeye bakışını yansıtan ideolojik bir tercihin ürünüdür. Oysa ideolojik eğilimlerle dış politika belirlemek, Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası çıkarlarına aykırıdır. Ayrıca Türkiye, Suriye’nin uluslararası antlaşmalarla belirlenmiş garantörü gibi davranmaktadır. Bu politikadır ki Türkiye’ye terör ithal etmiş, Suriye’deki iç savaşın dehşetini vatandaşlarımıza yansıtmıştır.

GAYRİ MEŞRU SİLAHLI GRUPLAR OLUŞTU

Suriye sınırına yakın bölgelerde gayri meşru silahlı gruplar oluşmuştur. Bunlar sınırlarımızdan içeri rahatça girip çıkmaktadır. Türkiye-Suriye sınırının kalbura dönmüş olması, ülkemizi önü alınamaz olaylara sürükleyecek, Suriye girdabının içine çekecek büyük bir belanın kapımıza dayanmasına yol açacaktır.

İktidarın yanlış Suriye politikaları yüzünden bölük pörçük durumdaki Suriye muhalefeti bir halk hareketine dönüşememiş, iflas etmiştir. Bu sebeple bölgede PYD ve El Nusra gibi terör örgütleri mevzi kazanmış, güçlenmiştir. Özellikle PKK’nın Suriye versiyonu olan PYD, müstakil ve kuvvetli bir yapı olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. İçeriden ve dışarıdan yapılan yardımlar bu terör örgütlerine gitmekte, halk bunlardan istifade edememektedir.

Suriye hududunun terörist yuvası hâline gelmesi, Türkiye’nin sınır güvenliği açısından endişe verici ve vahim bir gelişmedir. Erdoğan Hükümeti sınır güvenliğini ihmal ederken, Suriye hududu boyunca uzanan bölgeleri Özgür Suriye Ordusu ve öteki rejim muhaliflerinin üs olarak kullanmalarına zemin hazırlamıştır. Sınır güvenliği ortadan kalkınca, yalnız Özgür Suriye Ordusunun mensupları değil, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi ve PYD gibi tehlikeli örgütlerin militanları Suriye’den Türkiye’ye rahatlıkla geçmeye başlamıştır. Söz konusu örgütlerin militanları sınıra yakın il ve ilçelerde cirit atmaktadır. Ayrıca rejim muhaliflerine Türkiye üzerinden silah ve teçhizat gönderilmesi de kolaylaştırılmıştır.

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs günü meydana gelen bombalı saldırılar, kendi halkının ve sınırlarının güvenliğini ihmal eden AKP hükümetinin Suriye politikasının ceremesidir. Reyhanlı’da yaşananlar, hükümetin dış kaynaklı teröre davetiye çıkararak Türkiye’yi istikrarsızlaştırdığını göstermiştir.

Reyhanlı’daki üzücü saldırının ardından ortaya çıkan bir başka endişe verici tablo da, yabancı kuruluşların başıboşluğu ve hayret uyandıran serbestliğidir. ABD başta olmak üzere bazı Batılı ülkeler yardım ulaştırma bahanesiyle ilçede büro açmışlardır. Bölge ve ilçede misyoner kaynamakta, yabancı istihbarat örgütlerinin ajanları ortalıkta cirit atmaktadır.

İktidarın bu hususta uyarılması, mutlak suretle geniş ve ciddi tedbirler alınması gerekmektedir. Tedbir alınmadığı takdirde benzer olayların tekrarı her an beklenmelidir.

Reyhanlı’da meydana gelen menfur saldırılar, Türkiye’nin hem içeride, hem de sınırlarında çok ciddi bir güvenlik zafiyeti içinde bulunduğunu gözler önüne sermiştir. İlçeyi kan gölüne çeviren patlamalar, bölgedeki tehlikeli sürecin bir sonucu olmaktan çok, önümüzdeki dönemde vuku bulması kuvvetle muhtemel olumsuz hâdiselerin habercisi gibi görünmektedir.

Şam’ın şekerini çalmaya giden AKP hükümeti, kendi hanesindeki fertlerin ağız tadını kaçırmış, huzurunu yitirmiştir.

AKP’nin Suriye politikası, mayınlarla dolu araziden farksızdır. Attığı her adımda halkı daha fazla tehlikeye sürüklemektedir.

Suriye krizi, bölgesel anlamda en büyük darbeyi mülteciler sorununu kucağında bulan Gaziantep, Hatay ve Kahramanmaraş gibi illerimize vurmuştur. Gaziantep’te halk ziyadesiyle tedirgin yaşamaktadır. İlimizin Suriye krizi öncesindeki ve sonrasındaki durumu, AKP iktidarının barış söylemiyle ilginç bir tezat teşkil etmektedir. AKP iktidarı, romantik ve ideolojik siyasi söylemlerini sürdürür ve PKK da iktidarla dalgasını geçerken, Güneydoğu’daki vatandaşlarımız büyük sıkıntılar çekmektedir.

İmralı Ayrışma Sürecinin ve Suriye krizinin en çok zarar verdiği illerin başında Gaziantep gelmektedir. Mültecilerin giderek kabaran sayıları; sosyal, kültürel ve ekonomik sorunları da beraberinde getirmiştir. Gaziantep’te asayiş ve huzur giderek bozulmaya başlamıştır. Kentteki hırsızlık olaylarında belirgin bir artış vardır. İşsizlik tavan yapmıştır. Sosyal barış tehlikededir.

Gaziantep’te Suriyeli muhaliflerin geçici hükümet merkezi olarak ilimizi seçtiklerine dair iddiaların yaygınlaşması, kentimizde yaşayanların üzerindeki tedirginliği had safhaya ulaştırmıştır. Gaziantep’te yabancı istihbarat ajanları cirit atmakta; Suriyeli muhaliflerin sözcülerini özel talimatla yönlendirmektedir.

Suriye’ye sınırı bulunan illerimizde ve Gaziantep’te ortaya çıkan bu endişe verici durum, AKP iktidarının mülteciler sorunuyla ilgili inisiyatifi tamamen elinden kaçırdığını göstermektedir. Türkiye, önüne gelenin silahlı komite oluşturup özgürce at oynattığı bir ülke hâline getirilmiştir. AKP-PKK baharından sonra iktidarın şimdi de Suriyeli muhaliflere Türkiye’nin egemenliğine halel getirecek tavizler vermesi kabul edilemez. Türkiye, bir çadır devleti değildir. Mülteciler ve Suriyeli muhalifler sorununun, iktidarın kontrolü dışında giderek büyümesi, vahim bir durumdur. Ortada Türkiye’nin çıkarlarına ters düşen tehlikeli bir tablo vardır.

Mülteciler arasında bile muhalif güçlerle ilgili duyulan şüphe ve endişeler tırmanırken, Türkiye’nin muhaliflere tanıdığı aşırı tolerans, önümüzdeki dönemde bir takım zararlı sonuçlara yol açacaktır. Bunlar sadece Suriye topraklarında kendi vatandaşlarına saldırmakla kalmayıp, amaçlarına engel gördükleri sığınmacılar üzerinde de tasarrufa kalkıştıklarında ortaya önü alınması zor hadiseler çıkabilecektir. Zaten Suriye’den gelen mültecilerin önemli bir kısmı, sadece Esat rejiminin diktacı uygulamalarında değil, muhalif güçlerin de baskı ve zulmünden kaçtıklarını söylemektedir.

Suriyeli sığınmacılar bizim kardeşlerimizdir. Türkiye elbette onların sorunlarıyla ilgilenecek onlara kucak açacaktır. Bununla birlikte sayıları 200 bini bulan mültecilerin yerleştirildikleri bölgelerde meydana gelebilecek siyasi ve sosyal olaylar, bunun doğurduğu ekonomik sorunlar, güvenlik ve istihbarat gibi önemli konularla ilgili önceden ayrıntılı çalışmalar yapılmamıştır. Yaşanan ve yaşanacak olaylarla ilgili hükümet çevrelerinde öngörüsüzlük hâkimdir. MHP’nin bu husustaki görüş ve uyarıları da dikkate alınmamıştır.

MHP, Suriye krizi ve sınır güvenliğinin olmayışı yüzünden Türkiye’nin karşılaşacağı ciddi sorunlara defalarca hükümetin dikkatini çekmiş, tedbir alınmasını istemiştir. Bir süre önce tarafımdan ilimiz yerel basın organlarından birine verilen mülakatta da aynı tehlike dile getirilmiştir. Maalesef Reyhanlı olayı endişelerimizi haklı çıkarmıştır.

AKP iktidarı sadece Türkiye’ye biçilen rolün sınırlarında kalmakta; ne içeride güven veren bir siyaset takip etmekte, ne de dışarıda aktif ve Türkiye’nin çıkarlarını gözeten bir diplomasi yürütebilmektedir. Başbakanın ABD ziyareti sonrasında umduğunu bulamaması bu durumun açık delilidir.

Ne yazık ki Başbakanın gözünü Kandil bürümüş, kulaklarını İmralı tıkamıştır. Bölgede Türkiye’nin inisiyatifi dışında olaylar gelişirken; iktidar, aczini yasaklarla, karartma ve karalamalarla örtbas etmekte, içeride suçlu aramaktadır. AKP’nin yanlış politikaları karşısında millî menfaatlerimizi kararlı bir şekilde savunan MHP, Reyhanlı’daki olaylarla ilgili iktidarın haksız suçlamalarına maruz kalmaktadır.

Dün MHP’yi şehit cenazelerinden nemalanmakla suçlayan iktidar çevreleri, PKK bir süredir eylemlerine ara verdiği hâlde MHP’nin devam eden yükselişini kabullenememekte, hazmedememektedir.

“Terör biterse MHP biter” diyenler bakalım MHP’nin son aylardaki yükselişine ne bahane uyduracaktır.

Netice olarak diyeceğimiz şudur:

Türkiye’nin terör belasından, uluslararası güçlerin iç işlerimize karışmasından ve dış ilişkilerimizi manipüle etmesinden kurtulmasının yolu MHP’den geçmektedir. “IMF’ye borcumuz kalmadı” bahanesinin arkasına gizlenmiş mutfaktaki yangının giderek büyümesini, vatandaşın cebindeki deliğin her geçen gün genişlemesini önlemenin çaresi MHP iktidarıdır. Türkiye’nin huzur ve güvenliğini, birlik ve bütünlüğünü, milletimizin saadetini temin edecek yegâne güç, azim ve irade MHP saflarındadır.

Gaziantepli hemşerilerimizi ve vatandaşlarımızı, MHP’ye destek vermeye ve partimizin 25 Mayısta Adana’da yapılacak Vatan Mitingine katılmaya davet ediyoruz.

AKP iktidarının teslimiyetçi, vesayetçi ve işbirlikçi politikalarına karşı tavır almak üzere vatanın bölünmez bütünlüğünü tek bilek, tek yürek ve tek ses hâlinde Adana’dan haykırmaya çağırıyoruz.

Millî Mücadele’nin temel felsefesi olan “Vatan bir bütündür parçalanamaz” düsturunu yeniden ilan etmek için bir arada olalım diyoruz.

0
mutlu
Mutlu
0
kahkaha
Kahkaha
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
susuyorum
Susuyorum
0
_zg_n
Üzgün
0
a_l_yorum
Ağlıyorum
0
sinirli
Sinirli
0
alk_
Alkış
0
be_enmedim
Beğenmedim
“ERDOĞAN HÜKÜMETİ, SINIR GÜVENLİĞİNİ İHMAL ETMİŞTİR”

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Mahmood Coffee
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Gaziantep Haber, Gaziantep Son Dakika, Gaziantep Sağlık Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin