Karanlık bir gecede yolunu kaybetmiş bir gezgin! Uykulu ve bilinçsiz belki de ne yapacağını bilmez halde… Sanırım bende o uykulu hali yaşıyorum. Gördüğüme duyduğuma mı inanayım derken acaba uyurgezer miyim diye de düşünmeden edemiyorum. Bu siyasetçiler adama pabucunu ters giydirir valla! Bilmem havadan bilmem gözümün içine baka baka yalan söyleyen yalancılardan…
Halkta sanırım uyurgezer, bir gün uyanırsak ne olacak peki! Tüm olup bitenlere bahane biz uyuyorduk hatırlamıyoruz deriz artık! Neyse bu konuyu askıya alıp bir düşünelim gerçekten uyurgezer miyiz?
İpekyolu üzerindeki ülkeleri ile kentlerin tarihini ve kültürünü yeniden canlandırmak için düzenlenen “İpekyolu Belediye Başkanları Formu”nun 7.si bu sene Gaziantep’te yapılacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey’in Battal Höyük’te basın mensupları ile bir araya gelerek paylaştığı konu kent açısından çok önemli. Dr. Asım Güzelbey’in Batak Höyük arazisinin Fransızlara satışı ile ilgili eski Gaziantep CHP Milletvekili Yaşar Ağyüz ile mahkemelik olduğunu biliyoruz. Gelin görün ki Battal Höyük Cafe o kadar güzel bir mekan olmuş ki Asım Güzelbey, Ağyüz’ü siyaset kapıda kalsın gelsin burada kendisine bir kahve ısmarlayayım şu güzelliği görsün diyerek Ağyüz’e gönderme yaptı. Bence de Yaşar bey birgün oraya gidip muhakkak bir kahve içmeli.. Öylesine güzel ve değerli bir araziyi birilerine peşkeş çekip bina yığını haline dönüşmesini engelleyen yetkililere de teşekkür etmek lazım! Bir gün muhakkak bir kahve için Battal Höyük’e gitmenizi tavsiye ederim.
Güzelbey’in kentin çehresinin değişmesinde çok büyük rol oynadığını biliyorum. Bunun yanı sıra böylesine güzel gelişmeler yaşanırken bazı konularda başkanımızın bilgisinin olmaması beni üzdü. Balıklı parkında yaşanan ağaç katliamından haberi olmadığını öğrendim. Uzun zamandır sormak istiyordum ve bugün o fırsatı yakaladım. Ben eksik aramam kimseyi yargılamak veya suçlamak hiç haddime değil ama ortada bir gerçek var o da onca ağacın kesilerek yerine yapılan park ve biçimsiz kulübeler. Bilakis Asım Güzelbey’in bu kent için yaptıklarını inkâr etmek nankörlük olur. Ben şahsım adına “ Büyük balık küçük balığı yutar” politikasını güdersem “ bana ne” der geçerim. Ama gecenin birinde susmayan telefonlarla Balıklı Parkına gelipte kesilen onca ağacı görüpte susmak “aman bana ne” demek bana yakışmaz. O günde haber yaptım ama konuya birçok gazeteci ve yetkili duyarsız kaldı. Halkın tepkisini çekmemek için gece yarısı kesilen ağaçlardan velhasıl hikmet yetkililerin haberi yok. Neden ekmek kapısı zihniyetinden! O gece aradığım Fen İşleri Müd. Bana şöyle demişti. “ Biz ağaçları kesmiyoruz. Budama yapıyoruz. Kestiklerimizin yerinede daha güzel ağaçlar dikeceğiz” Sonrasında ağaçlar kökten budandı ve yerinede koskoca bir beton yığını güneşin altında dinlenme bankları ve biçimsiz kulübeler yer aldı. Keşke diğer projeleriniz kadar burada da başarılı olsaydınız ama sınıfta kaldınız. Dev ışıklandırma kaldırıldı. Balıklı Park’ın da akşam oldu mu bir birinizi göremezsiniz. Her akşam bir olay…Çok bağırdım ama sesimi duyan olmadı sizi kurtaramadığım için beni affedin tarihin tanıkları… Bu da yetmezmiş gibi esnafın tabelaları sökülüp götürülüyor kimsenin haberi yok. Yetkilileri aradım sağ olsunlar ilgilendiler. İhale edilen şirketten bir adam geldi. Görüntü kirliliği yüzünden tek tip tabela yapılacak dedi. Fakat tek tip tabela alt katlarda bulunan esnaflar için, üst katlardaki esnaflar tabela asmayacak doğal olarak. Ona da eyvallah! Bana denen camlarınıza reklam asabilirsiniz serbest. Allah aşkınıza cam görüntü kirliliği yaratmıyor mu? Kaldı ki benim tabelamı nasıl benim bilgim olmaksızın söküp götürüsünüz. Güzel yanı ise Şirket zararımızı karşılayacak ve camlarımıza reklamımızı asacak.
Bir tarih yok olurken seyredenler, kendi tarihleri yok olurken susacaklar mı? Bir tarihe tanıklık edenler, bir yudum nefeslenmek için gölgesine oturduğunuz ağaçlar artık yok. Geri getirmekte mümkün değil…