Günümüzde hasta ve hastalık süreçlerini daha ayrıntılı inceleyebilen imkânlara sahibiz. Takip sistemlerindeki disiplin artışı ya da görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler sağlık la ilgili sorunların daha net görülmesine imkân tanımaktadır. Fakat burada üzerinde düşünülmesi gereken farklı bir konu başlığı görüyorum…
Tüm gelişmişliklere ve hastalık-tedavi sürecine katkı sağlayabilen protokollerdeki artışla birlikte sağlık alanında ki ilerlemelere rağmen hasta ve hastalıklar artmaya devam etmektedir. Üretilen çözümlerle paralel hastalıktaki çeşitlilikte de artış görülmekte… Bu artış için bir çok etken etki yada uygulamalardaki eksiklikler konuşulabilir ama çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konu üzerinden devam etmek istiyorum. Evrensel anlamda preventive medicine olarak anılan koruyucu tıp diğer adıyla önleyici tıp uygulamaları;
Burada tıp öğreti ve uygulamalarına önemli katkıları olan Hipokrattan bir alıntı yapayım “Bir hastalığın en iyi çaresi o hastalığa yakalanmamanın yollarını aramaktır “ Yaklaşık 2500 yıldır geçerli olan bir mesajdır bu! Çünkü elbette olası bir sorunun önüne geçmek oturmuş bir sorun tablosunu yönlendirmekten daha kolaydır. Bu fikrin sadece Hipokrat sınırlı olmadığını belirtmek isterim, çünkü bir çok farklı öğretiler yada dini yaklaşımların kişilerin hayat tarzı ve yaşamı üzerine etkisine baktığımızda da bu algıyı görebilmekteyiz.
Kabullenmeden öte bir gerçeği ifade etmek istiyorum,
İnsana yaratılıştan verilen vücuttaki olumsuzlukları önlemeye yönelik bir mekanizma vardır.
Vücutta herhangi bir olumsuzluk tablosunda devreye giren bir adaptasyon ve kompansasyon mekanizması. Göze gelen ışık artışında göz bebeklerinde ki küçülme insanlık var olduğundan bu yana vardır ya da vücutta bir kesi durumunda o bölgedeki damarların daralmaya gidip kan kaybının önüne geçmeye çalışması gibi ifade edebiliriz. Ne zaman adaptasyon mekanizması çeşitli etkilerden dolayı etkinliğini kısmen de olsa yitirir ya da baş edemeyeceği problemler ile karşılaşırsa tablo hastalık olarak karşımıza çıkmakta ve sorun algılanamadığı takdirde kronik bir etki olarak devam etmektedir. Aslında vücut bu etkiyi size ifade ediyor ve örnek olarak bir ağrıyla kısmen de olsa sizinle konuşuyor.
Vurgulamak istediğim eksik bir tanımlama var. Koruyucu tıp uygulamaları günlük egzersiz , düzenli Kilo kontrolü , dengeli ve düzenli beslenme , Sigara gibi olumsuz alışkanlıklardan Uzak durmak, ya da organik bir hastalık yada bozukluğu tespit için düzenli periyotlarla radyolojik çekimler yapmak , düzenli kan basıncı ölçümü yaptırmak yada kan şekeri düzeyi ve kolesterol seviyesi takibi yaptırmakla sınırlı değildir. Bunları kapsayabilir ama sınırlandırılamaz.
Aynı zamanda insana yaratılıştan verilen olumsuz süreçler karşısında devreye giren onarım mekanizmasına da destek olmak gerekir… Çünkü insan bedeninde anlık zaman dilimi içinde bile çok önemli işlevler yerine getirilmekte ve bu kompleks süreçteki en etkin rol ise yine insanın kendisindeki mekanizmaların harekete geçirebilecek etkilerdedir.
Hastalık tabloları oturmadan ya da bardak dolup taşmadan sürece destek olmanın tedavi sürecine katkısının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ve bu anlamda bir hekim olarak doğal tedavi ve terapi süreçlerinin koruyucu tıp yada önleyici tıp alanında önemli ve göz ardı edilmemesi gereken bir yerinin olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim.
Dr. Bahri Bozgeyik