8 Mart dünya kadınlar günü geçtiğimiz günlerde tüm dünyada kutlandı. Hayatın içinden acı öykülerin başrol oyuncuları kadınlarımızın günü. Kadın olmanın zorluklarını bilen ve yaşayanların günü. Ancak biraz düşünüp araştırdığınızda kadınlar gününü kutlamak için bir sebep olmadığını, kutlamamak için ise çok fazla sebebin olduğunu görebiliyoruz. İşte o sebepler…
HER 4 KADINDAN BİRİ FİZİKSEL ŞİDDET GÖRÜYOR
Türkiye’de kadınlar gününü değerlendirirsek yılın 365 günü kadınlar günü olmalıdır. Çünkü yılın 365 gününe damgasını vuracak kadın cinayetlerimiz var, çocuk gelinlerimiz var, kadına ve kız çocuklarına cinsel taciz var. Kadına şiddet var var var…
Türk Medeni kanununa aykırı olmasına rağmen çocuk gelinlerin sayısı maalesef yüksek oranlara ulaşmış durumda. Yine her geçen gün kadın cinayetleri, kadına şiddet ve kadına tecavüz olayları artış göstermekte. Oysaki Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi uyarınca 18 yaşın altı çocuk statüsündedir. Türkiye’de Kız çocuklarının evlendirilmesi maalesef sosyal çevre tarafından meşru görülüyor. Hep birlikte toplum olarak kız çocuklarını diri diri mezara gömüyoruz. Biz bile bu yaşta evliliğin yükünü taşımakta zorlanıyorsak 12 – 13 yaşındaki çocuğun evliliğin yükünü nasıl taşıdığını varın siz düşünün. Bu konuda alınan yasal tedbirler yeterli olmamakla birlikte toplum ve aileler bilinçlendirilmelidir. Toplum olarak bu vicdanları temizlemeliyiz. Toplumda erken evlilikler kadın ve çocuk sorununu beraberinde getirmektedir. Boşanmış ve eşinden ayrılmış kadınların % 80’i şiddet görmektedir. Fiziksel şiddete maruz kalan kadınların %43’ü okuma yazma bilmiyor, sadece % 12’si yüksek ve dengi okul mezunu. Hayatı boyunca eşinden en az bir kez fiziksel şiddet görmüş kadınların oranı % 40. Cinsel şiddete maruz kalan kadınların %68’i aynı zamanda fiziksel şiddete de maruz kalıyor.
SİYASETTE KADIN
Cumhuriyetin ilanından sonra Türk kadınına verilen seçme ve seçilme hakkı önemli bir gelişme. 1935 yılında yapılan seçimlerde yine Türkiye nüfusunun %48’i olan kadınların % 80’ i oy kullanmış. 17 kadın 399 milletvekili arasında yerini almış ve TBMM’ne girmeyi başarmış. Günümüze baktığımızda yine nüfusun % 49’u kadın ancak seçilen 550 milletvekilinin 79’u kadınr yani sadece % 14’ü. Aradan geçen yıllara rağmen maalesef kadının siyasetteki yeri de yeterli değil. Cumhuriyet tarihinden bu yana mecliste 1656 erkek bakan ve 54 kadın bakan yer almış. Yerel seçimlerde %99’u erkek olan belediye başkanları arasında sadece %1 temsil hakkı kazanılmış. Yine belediye meclis üyeleri ortalamasına bakıldığında %95 erkek karşılığında sadece %5’e yakını kadın. Siyasette kadınların yeteri sayıda temsil edilememesi Türkiye’de kadın sorunlarını beraberinde getiriyor. Kadınların siyasi hayatta daha fazla yer alması ve kendilerine olan özgüvenin artırılması şart. Kadının halinden ancak kadın anlar…
EĞİTİMDE
Eğitimde yine TÜİK verilerine göre kadınlarımız maalesef sınıfta kalmış. Yaklaşık 3 milyon kadın okuma yazma bilmiyor. İlkokul ve dengi mezunlarda ise yine en çok payı kadınlar alıyor.
İSTİHDAMDA
Eğitimde ve siyasette göremediğimiz başarısızlık kadın istihdamına da yansıyor. İstihdamda kadın oranına baktığımızda malesef yine tatmin edici hiçbir gelişme göremiyoruz. Her seferinde kadın başımızın tacıdır diyenler sadece tribünlere oynamaktan vazgeçip gerçekleri görmelidir. Türkiye dünyada kadın istihdamı sıralamasında 135 ülke arasında 120. sırada.
Peki tüm bu verilere bakıldığında hangi kadınlar gününden bahsediyoruz.