ÖZDAĞ, “ERKEN SEÇİMİN BEDELİ AĞIR OLUR”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ “Savaş başlıyor ve seçimler” başlıklı köşe yazısında
erken seçim olma durumunda bedelinin çok ağır olacağını belirterek, “ terör ortamında genel seçim yapmak kitleleri terör saldırılarına açık hale getirmek demektir” dedi.
Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, ülkenin içinde bulunduğu durum, göz önüne alındığında erken seçimin bedelinin ağır olacağına vurgu yaparak bir an evvel hükumetin kurulması gerektiğini söyledi.
Özdağ’ın köşe yazısından satır başları;
ERKEN SEÇİM KİTLELERİ HEDEF HALİNE GETİRMEKTİR
IŞİD ve PKK ile savaş yeni başladı ancak önümüzdeki dönemde savaşın temposu artarak yükselecek. Savaş ortamında genel seçim olmaz. Olur ise bedelinin yüksek olma ihtimali çok yüksek olur. Terör ortamında genel seçim yapmak kitleleri terör saldırılarına açık hale getirmek demektir. Mitingler, terör örgütlerinin açık saldırı alanı haline gelir. Terör örgütleri kitlesele kıyım hedefine ulaşmak amacı ile eylemlerine hedef teşkil edecek faaliyetler seçim döneminde yoğunlaşır. Hiçbir ülke terör ile karşı kapsamlı bir çatışmanın içine girdiği bir dönemde genel seçim yapmaz. Türkiye’nin 2010’lu yıllarda karşı karşıya olduğu terörün doğası 1990’lı yıllarda karşı karşıya olduğu terörden çok daha farklıdır. 1990’lı yıllarda IŞİD gibi konvansiyonel / gerilla / terör karışımı eylem bütünlüğüne erişmiş bir terör örgütü dünyada yoktu. Bugün var ve onun ile savaşıyoruz. Ayrıca PKK bugün 1990’lı yıllarda olduğundan çok daha güçlüdür. 1990’lı yıllarda PKK ile çatışmalar kırsal kesimde yoğunlaşıyordu. Bugün ise PKK kentlerde AKP’nin kentleri PKK’ya teslim eden politikalarının sonucunda büyük bir silahlı etkinlik kazanmıştır.
AKP’NİN YANLIŞ POLİTİKALARININ SONUCU;
Bugün yaşadıklarımız büyük ölçüde PKK’ya teslim olan AKP’nin yanlış politikalarının sonucudur. AKP, müzakerelerde alanı PKK lehine boşalttı. Karakolların inşaatı büyük ölçüde durduruldu. Güvenlik güçleri alan boşaltır, operasyonlarını durdurur, garnizon ve karakollarına sığınmaya zorlanırken, terör örgütü her geçen gün Güneydoğu Anadolu bölgesinde otoritesini inşa etmiştir. Terör örgütü, Hükümetin sağladığı dokunulmazlık ile örgütlenme, istihbarat, yeni adam temini gibi çalışmalarını yürütürken ve kırsaldan il ve ilçe merkezlerine doğru örgütlenerek inerken, güvenlik güçlerine müdahale etmeme emri verilmiştir.
Oslo’da müzakerelerde PKK temsilcilerine PKK’yı aldığı önlemler ile rahatsız eden vali ve emniyet müdürlerini Hükümete şikayet edebilecekleri ifade edilmiştir. PKK’yı rahatsız eden Türkiye Cumhuriyeti valileri tasfiye edilmiş, yerine TSK’nın operasyon taleplerini reddeden, Öcalan’a “çözüm sürecine katkılarından dolayı” teşekkürlerini sunan valiler atanmıştır.
Terör örgütü ise müzakereleri, AKP’nin sürekli taviz verdiği, örgütün ise Güneydoğu Anadolu’da devlet iktidarı yanında örgüt iktidarı inşa etmek için kullandığı bir süreç olarak değerlendirmiştir. İmralı’da Öcalan ile AKP’li bürokratlar arasında Yeni Türkiye’nin anayasal yapısının pazarlığı yapılırken, terör örgütü, Güneydoğu Anadolu’da yol kontrolü, vergi toplanması, yargılama yapılması, hazırlanan bir ayaklanmanın askeri/politik altyapısının oluşturulması çalışmalarını sürdürülmüştür.

MÜZAKERE SÜRECİNDE PKK’NIN GÜÇLENMESİNE YARDIMCI OLDULAR

Sonuç olarak, PKK ile mücadele 1990’lı yıllardan daha zor olacak. Çünkü AKP Hükümetleri müzakere sürecinde PKK’nın güçlenmesine yardımcı oldular, önünü açtılar. Bakın, 3 Ağustos 2015’de Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, bir televizyon kanalında şunları söyledi:
“Bizim prensibimiz zaten bugüne kadar onlar ateş etmedikçe, eylem yapmadıkça biz yapmayacağız idi. Bunu biz son güne kadar, 10-15 gün evveline kadar hep uyguladık. O yüzden bizi halk da eleştirmiş olabilir, ‘Bunlar silahlarıyla her gün köylerde ama siz bunlara bir şey yapmıyorsunuz.’ Halkın şöyle söylediğini biliyorum, ‘Üzerinde silah olan PKK’lı teröristler karakolun önünden geçiyorlar, onlara el sallıyorlardı. Asker de onlara hiçbir şey yapmıyordu.’ Durum biraz böyleydi. Ama bunun bir tek sebebi vardı, tekrar terörün hortlamaması, siyasi görüşmelerin, müzakerelerin sonuca ulaşması. Meğer onlar alay ediyorlarmış. Yani el sallarken, ‘Biz buradayız bak, sen de bize karışamıyorsun.’ ”
AKP’nin yapmış olduğu hataların bedelini şimdi bütün Türk Milleti ve devleti ödemektedir.
Bütün bunlara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’yi erken genel seçime götürmek istiyor. Aslında Erdoğan Türkiye’de erken genel seçimleri isteyen tek kişi. Erdoğan’ın erken genel seçim istemesinin tek nedeni 17 ve 25 Aralık soruşturmalarını durduracak bir AKP Hükümeti için son şansını denemektir. Bundan dolayı, AKP-CHP koalisyon görüşmelerini Erdoğan açık bir şekilde sabote etmiştir.
MHP ise Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli’nin bir çok kez açıkladığı gibi PKK’ya teslim oluş şeklinde gerçekleşen açılım adı verilen sürecin durdurulmasını ve ülkenin ve milletin birliğini ve bütünlüğünün sağlanması için gereken adımların atılmasını bir koalisyon için ilk şart olarak öne sürmüştür. MHP’nin 2. şartı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa’nın 104. maddesinde verilen yetkilerin dışına çıkmamasıdır. 3. şartı ise Anayasa’nın 138. Maddesinde vurgulanan yargı bağımsızlığının sağlanması, hukuk devletinin tekrar tesis edilmesi ve 17-25 Aralık yolsuzluklarının mahkeme önüne çıkarılmasıdır. MHP, hepsi temeli anayasada olan ve Türkiye’nin birliğini hedef alan bu şartlarına AKP’nin de “evet” demesi durumunda değil elini vücudunu bile taşın altına koyacağını açıklamıştır.
Bütün bu açık tehlikelere rağmen Erdoğan Türkiye’yi kişisel çıkarları uğruna bir erken genel seçime götürebilir. Böyle bir erken seçim olur ise MHP oylarını artırma mücadelesi verecektir ve başarılı olacaktır. Türkiye teröre karşı büyük bir savaş verirken ve seçmenin en önemli sorunu güvenlik olunca en fazla güvenebileceği parti MHP olacaktır. Özetle, bugün MHP’nin oy kaybedeceği üzerine yapılan hesaplar hayatın dinamizmini kavramaktan uzak statik ve kökten yanlış analizlerdir. MHP, bir kez daha Bülent Arınç’ın itiraf ettiği gibi haklı çıkmıştır.

EN BÜYÜK BEDELİ AKP ÖDER

MHP, kendisini ve duruşunu anlatmanın yanında, Türkiye’nin Erdoğan tarafından neden ve nasıl erken seçime sürüklendiğini de anlatacaktır. Özetle bugün yapılacak bir seçim anketinin 4 ay sonra yapılacak bir seçim konusunda sonuç vermesi mümkün değildir. Önümüzdeki 4 ayda savaşan bir Türkiye’de nelerin olacağını kestirmek Temmuz anketleri ile anlaşılabilecek bir husus değildir. Sonuç olarak Türkiye eğer Erdoğan tarafından bir savaşın içinden geçeceği bir seçime götürülür ise ülkemiz AKP’nin hatalarının bedellerini ödeyerek bu seçimi eninde sonunda aşar ve en büyük bedeli sandıkta AKP’ye ödetir.

0
mutlu
Mutlu
0
kahkaha
Kahkaha
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
susuyorum
Susuyorum
0
_zg_n
Üzgün
0
a_l_yorum
Ağlıyorum
0
sinirli
Sinirli
0
alk_
Alkış
0
be_enmedim
Beğenmedim
ÖZDAĞ, “ERKEN SEÇİMİN BEDELİ AĞIR OLUR”

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Mahmood Coffee
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Gaziantep Haber, Gaziantep Son Dakika, Gaziantep Sağlık Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin