Sessiz Çığlıklar: Çocuklarımızı, Gençlerimizi, Gençliklerimizi Kaybediyoruz
Gaziantep’te son günlerde yaşanan acı olaylar, hepimizin yüreğine bir taş gibi oturdu. Yalnızca 24 saati değil, vicdanımızı da çoktan aşan bu trajediler; bizlere bir kez daha “Neyi eksik görüyoruz?” sorusunu yüksek sesle sorduruyor.
Şahinbey ilçesinde, farklı mahallelerde meydana gelen iki ayrı çocuk intiharı, sadece iki genç hayatı değil, bir toplumun geleceğini de paramparça etti. Sabah saatlerinde Mimarsinan Mahallesi’nde 15 yaşındaki bir çocuk asılı halde bulunarak hastaneye kaldırıldı. Hayati tehlikesi halen sürüyor. Aynı günün akşamında, Güzelvadi Mahallesi’nde 17 yaşındaki bir genç, tabanca ile yaşamına son verdi. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Ayrıca, aynı kentte bir parkta iki kişi daha bilekleri kesilmiş halde bulundu. Olay yerindekilerin dehşetle tanıklık ettiği bu durum, sadece bireysel dramların değil, toplumda büyüyen sessiz bir çığlığın habercisi gibi.
Gaziantep gibi genç nüfusu yüksek bir kentte, aynı gün içinde iki çocuğun yaşamına son vermesi, parkta bilekleri kesilmiş halde bulunan kişilerin intihar mı? Yoksa arkasında ne olduğu bilinmeyen başka bir sebepten mi? Bilinmeyen ardı arkası soru işaretlerle dolu olan olaylar silsilesi sıradan bir haber değildir. Bu, yüksek sesle çalan bir alarmdır.
Peki siz ne yapıyorsunuz?
Ne yazık ki hâlâ “çocuklar güçlüdür, çabuk atlatır” gibi ezberlerle yaşıyorsunuz. Çocuklar atlatmıyor. İçlerine atıyor. Konuşamıyor. Görmezden gelinen, küçümsenen her duygu birikirken, siz sadece sonuçları konuşuyorsunuz: “Neden intihar etti?”, “Silahı nereden buldu?”, “Aile problemi mi varmış?”
Soralım ama daha önemlisi dinleyelim. Gerçekten, gönülden dinleyelim.
Ruh sağlığı hâlâ bir tabu
Ruh sağlığı desteği, hâlâ lüks gibi görülüyor. Oysa ki depresyon, kaygı, çaresizlik; fiziksel bir hastalık kadar gerçek. Çocuklarımız, dijital dünyada yalnız, okulda baskı altında, evde anlaşılmadıklarını hissederek büyüyorlar. Bu baskının ağırlığını taşıyamayanlar sessizce kopuyor hayattan. Şöyle düşününce bakıyoruz da gençlerden ne çok şey bekleniyor. Okulda başarılı olsun, evde temizlik yapsın, yemek yapsın veyahut gidip çalışıp eve destekçi olsun. Sosyal medyada bazı yaşıtlarının hayatlarını görüp suçluluk duymaları, sosyal medyanın dayattığı şeyleri yapamadıkları zaman eksik hissetmeleri, sosyal medyadan dışlanmaları gibi olayları görmezden geliniyor. Her ailede vardır böyle şeyler denilip geçiliyor. Yıllar ilerledikçe, biz geriye gidiyoruz. Hiçbir gencin artık bir gelecek planı yok fark ettiniz mi? Kimse istediği bölümü okuyamıyor, istediği mesleği yapamıyor. Herkes mecbur olduklarını yapıyor. Ama biz gençler sadece daha çok yaşanabilir bir hayat ve gelecek istiyoruz. İstediğimiz mesleği yapmak, istediğimizi okumak istiyoruz. Elbette en büyük sorun ekonomi, her aile sadece ya emekli maaşıyla ya da asgari ücretle geçinmek zorunda. Ama kesinlikle 3 ya da 5 çocuk zorunlu.
Sorumluluk hepimizin mi? Yoksa hiçbirimizin mi?
Ailelerin, öğretmenlerin, yerel yöneticilerin ve elbette biz gazetecilerin de bu konuda sorumluluğu var. Her okulda erişilebilir psikolojik destek hizmeti olmalı. Mahallelerde çocuklara özel güvenli sosyal alanlar kurulmalı. Ve medya, bu tür haberleri verirken sansasyonel değil, çözüm odaklı bir dil kullanmalı. Daha yaşanabilir bir gelecek olmalı ve gençler artık geleceğe dair olan ümidini kaybetmemeli.
Çocuklarımızı kaybetmeden…
Bir çocuğun “yaşamak” yerine ölümü seçmesi, bir toplumun en büyük kaybıdır. Bu noktaya gelene kadar kaç kez sustu? Kaç kez “iyiyim” dedi ama değildi? Kaç kere bir bakışı, bir davranışı “yalnızım” diye bağırıyordu ama siz duymadınız? Belki de siz büyükler, en çok duymanız gereken anlarda kulaklarınızı kapattınız. Artık susmamalıyız.
Gaziantep’in yaşadığı bu iki acı olay, size şu gerçeği hatırlatıyor: Ruh sağlığı desteği bir ayrıcalık değil, bir ihtiyaçtır. Ve çocuklar, bu desteği talep edemez; onların sesi olma görevi siz yetişkinlere düşer. Gaziantep’te yaşananlar, sadece bu kente değil, tüm Türkiye’ye ayna tutuyor. Ruh sağlığı, fiziksel sağlık kadar hayati bir konudur. Özellikle gençler ve çocuklar için. Ve bu ülkenin en kıymetli hazinesi, onların hayatta kalma umududur.
Çocuklarınızı gerçekten duymaya başladığınız gün, bu trajedilerin önüne geçebilirsiniz.
Unutmayalım: Sessiz kalan çocuklar, en çok konuşmamız gerekenlerdir.
Gaziantep Haberler Gaziantep Sağlık Son Dakika News
Gaziantep Haber, Narkoz Haber, Gaziantep Son Dakika, Gaziantep haberleri, Gaziantep ile ilgili son haberler, Gaziantep gündem haberleri, Gaziantep son gelişmeler bu sitesi…