Hala UMUT var mı?
“Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” atasözüyle başlayalım bugün…
Çok yazdık, çizdik. Ama her şeye rağmen kapımızı çaldınız, soframıza oturdunuz. Samimiyetinize güvendik. Ancak kafamızda ki bazı sorular hala yerini koruyor.
Başkan Yılmaz, eleştirilere ihtiyacı olduğunu ancak iftiraya tahammülü olmadığını söyledi. Doğru! Hem de çok doğru!
Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, Narkoz Haber’i ziyaret etti. Başkan, kahvemizi içerken sorduğumuz birçok soruyu içtenlikle yanıtladı.
Kendisi hakkında en çok merak edilen “AK PARTİ’YE GEÇTİ Mİ?” sorusuydu.
Bizde bu sorunun cevabını bildiğimiz için sormak istemesek de dönüp dolaşıp konu oraya geldi. “Devlet Aklıyla” konuştu.
O iş çoktan bitmişti. Diliyle söylemedi ama anlattıklarına bakınca dosyaların kapanması gerektiğini ve sonrasında rozeti takacağını ortaya koydu. Hakkında açılan dosya dolayısıyla verdiği ifadeyi ve kendisine sorulan soruları cevapladığını söyleyerek yolsuzluk iddialarını yalanladı.
CHP’den bir daha geri dönmeksizin istifa ettiğini söyleyen başkan, öyle şeyler söyledi ki “bu kadar da olmaz” dedik.
“ÇARESİZ KALDIM”
Başkan: rant, koltuk ve birçok konuda kendi partilileri tarafından çıkmaza sürüklendiğini belirtti. “Başka “ÇAREM YOKTU” Ben Şehitkamil’e hizmet etmek için geldim. Ben düz bir adamım. Ben avukatım. Aptal bir adam değilim. Yedirmedim, istediklerini yapmadım” dedi. Bazı konuları dile getirdi. Aramızda kalmasını söylediği için konuya girmeyeceğim.
Evet! Görünüşe bakılırsa başkan kendince çok haklı. Diğer tarafında iddiaları var. Elbet bu konular zaman içerisinde netlik kazanacaktır. Son sözü yargı söyleyecek.
“Biz gazeteci olarak elimizde belge olmadan yazıp çizmeyiz. Narkoz Haber bir şey yazıyorsa fazlası vardır eksiği yoktur. Lütfen biz size ulaşamıyoruz. Bilgi kirliliği ve dezenformasyon meydana geliyorsa bunda siz siyasetçilerin katkısı da var. Biz kimseyle düşman değiliz, biz gazeteciyiz. Yazmak kamuoyunu bilgilendirmek görevimiz. Siz bizim işimizi kolaylaştırın, bizlerde sizin işinizi kolaylaştıralım. Lütfen telefonlarınıza cevap verin” sözlerimiz üzerine çok samimi cevap aldık.
Nazik ziyaretinizden memnun olduk ayağınıza sağlık.
ANCAK…
Sizde kabul ediyorsunuz. “Kimse dört dörtlük değildir. Elbet hatalarımız olacak” sözleriniz üzerine aynaya bakıp hatalarınızı düşünün. Gerçekten söylemleriniz ve eylemleriniz arasında fark var mı?
CHP’liler size çok kızgın. AK Parti’ye geçecektin, biz sana niye oy verdik! diyen diyene. CHP kadroları çok kızgın. “Aklanıp, paklanıp gideceksin. Temizlenmiş mi olacaksın” algısını nasıl yok edeceksiniz? Bu kadar kargaşa son bulacak mı? Yol haritanızı doğru planladınız mı? Elinde değnek sizi dövmeye devam mı edecekler yoksa yolunuzu mu açacaklar? Şu saatten sonra meclis nasıl çalışacak, CHP teşkilatı hangi hamlelerde bulunacak?
İşiniz zor başkan hem de çok zor. Allah yardımcınız olsun ne diyelim!
Şehitkamil halkının sizi bağrına bastığını, her gittiğiniz yerde sevgiyle karşılandığınızı söylediniz. O güzel yürekli insanların tek beklentisi hizmet. Tüm bu yaşananları ve kamuoyuna yansımalarını cevap vererek zaman kaybetmek yerine, hizmet ederek yok edebilirsiniz sevgili başkan.
Abla dediniz, bende size başkanım diyerek şehrin sorunlarını ve bu şehre neler yapılabilir üzerinde sohbet ettik. Nefes aldığınız sürece her zaman UMUT vardır. Güzel ve örnek Şehitkamil için kolları sıvamaya geç kalmadınız mı? Hadi başlayın! Geri kalanına yargı karar versin. Adalet işlesin. Biz güzel işlere imza atarsanız yanınızdayız. İşi sulandırırsanız karşınızda. Biz halkın sesiyiz nihayetinde…
DÜLÜK ANTİK KENT projenizi önemsiyorum. Şehitkamil’i turizmin merkezi haline getirmeyi başarırsanız çığır açacağınızı da belirtmek isterim. Basın olarak bu konuda üzerimize düşeni de yapmaya hazırız.
Rant, koltuk, işe koyma gibi nedenlerle baba ocağını terk edip doluya tutulmamaya özen gösterin. Yoksa gidecek tek kapınız kalmaz.
“Tavşan Kaç Tazı Tut” köşe yazımda bahsettiğim gibi bu şehirde bir çark var, o çark aynı kişilerin hesapları noktasında dönüp duruyor. Kimse de korkusundan çıkıp yazamıyor çizemiyor ama herkes her yerde konuşuyor. Bizim de derdimiz bu şehrin ranta açık bölgeleri için kimsenin ağzının suyu akmasın. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayın. Yoksa niyetimiz bağcıyı dövmek değil.
Güzel projeleriniz var. Uzun uzun konuştuk. Bu projeleri hayata bir an evvel geçirmelisiniz. Biz gazeteciler 12 aydır sizi yazmaktan bıktık. Biraz da şehir için Şehitkamil için yapacaklarınızı konuşmak isteriz.
Ben samimiyetinize inanmak istiyorum. Tüm bunları zaman gösterecek. Biz her habere kişisel bakmayız. Haberlerimizi kişiselleştirenler bu şehri yönetemez. Ancak kin, nefret ve hesap peşinde koşarlar. Gazeteci işini yapar. Tarafsız ve doğru haber alma özgürlüğünü yerine getirir. Her şeyin üzeri örtülecekse, yazmayacak eleştirmeyeceksek biz neden varız!
Biz elimize geçen her belgeyi ortaya döksek bazıları bu şehirde sokağa çıkamaz. Onun için bizi hedef tahtasına koymak yerine kendinizi düzeltin. Güzel ve iyi insan olana kim ne desin. Bu anlamda Başkan Umut Yılmaz’ın gazetecilere bakış açısı bizi memnun etti. Yazdığımıza çizdiğimize girmedi. Güzel hoş bir seda ile geçen bir ziyaret oldu.
UMUT YILMAZ AK PARTİ ROZETİNİ TAKINCA
Şehitkamil Gaziantep’in can suyu. Organize Sanayi Bölgesi en önemli unsurlardan biri. Şehrin dünyaya ve siyasete açılan kapısı. Umut Yılmaz, AK Parti’ye geçtiği an Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin derin bir nefes alacaktır. Siyaseten eli güçlenecek. Şehrin söz sahipliği noktasında da güç kazanacaktır. O cepheden bakıldığında GÜÇ. CHP cephesinden bakıldığında ise KAYIP.
Yalnız CHP kendi içinde düşünsün: Umut Yılmaz’ı bezdirip AK Partiye geçmesi için çaba sarf eden içinizdekilere bir bakın. Sonuçta burada da bir çıkar yok mu? Başkanınızın kızı belediyede çalışıyor, malum tek mesleği meclis üyeliği olan zatı muhterem sebze halinin nabzını tutuyor. Çoğunuz esnaf, iş adamı ama iktidarla kötü olmayalım diyor. Eeee…SONUÇ?
DÜŞÜN DÜŞÜN…..DÜŞÜN. ÇOK YÖNLÜ DÜŞÜNÜNCE BU İŞTE HERKESİN BİR ÇIKARI VAR VALLAHİ.
İYİLİK VE KÖTÜLÜKLE BİTİRELİM
Eski bir zamanda İyilik ve Kötülük adlı iki arkadaş varmış. İkisinin de yiyecek, giyecek malı varmış. Ancak Kötülük kendi yiyeceğini çıkarmaz, sadece İyiliğin yiyeceklerini yerlermiş. Böylece İyiliğin bütün yiyecekleri bitmiş. Kötülük şöyle demiş:
“İyiliğim yiyeceklerin bitmiş, ne yapacaksın?”.
İyilik şöyle cevap vermiş: “Kötülüğüm kendin bilirsin”.
Kötülük: “Kendim bilirsem atını keselim”.
İyiliğin atını kesip paylaşıp yemişler. Bir süre sonra yiyecek yine bitmiş. Kötülük: “İyiliğim atın eti bitti, şimdi ne yapacaksın?” diye sormuş.
İyilik sessiz kalmış.
O zaman kötülük şöyle sormuş: “Senin bir kulağını pişirip yesek olur mu?”.
İyilik “Olur” demiş.
Bir kulağını kesmiş o gün karınlarını doyurmuşlar. Ertesi gün ikinci kulak gitmiş.
Kulak bittikten sonra Kötülük İyiliğe sormuş: “İyiliğim şimdi ne yapayım?”.
İyilik “Kendin bilirsin” demiş.
Kötülük “Kendim bilirsem bir gözünü çıkarıp pişireyim” demiş.
Böylece iyiliğin atı, kulakları ve gözleri bitmiş. Kötülük, İyiliğin malını onunla beraber yiyip bitirmiş. İyiliğin malı bitmesine rağmen Kötülük kendi malından vermemiş.
Bu hikaye uzun… Kendi malından yedirirsen KÖTÜLÜK daima kazanır.
“İYİLİK” hak edene yapılır. Hak etmeyene HAKKINI vereceksin. İYİYİ VE KÖTÜYÜ AYIRMAK İÇİNDE CİN OLACAKSIN.
Sağlıcakla kalın!
