İnsan Olabilmek!

2021 Yılının ilk aylarında Coronavirüs ile mücadelemiz devam ederken bir yandan da yaşamak ve hayata tutunmak, ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için çalışarak eve ekmek götürmenin derdine düştük.

Evet! Şu aralar çok iyi olduğumuz söylenemez ama en azından “Sağlıklıyız” diyebilmek çok güzel.

Bedenen ve ruhen sağlam bir şekilde yaşayabilmek, topluma ayak uydurabilmek Sağlıklı bir birey olabilmek ile mümkün.

Sağlık sadece hastalanmak veya sakatlanmak değildir. Sağlık aynı zamanda zinde kalabilmek, güçlü olabilmek, bedenimizi ve ruhumuzu kaliteli yaşama hazır bulundurmaktır.

Bazen düşünüyorum sağlık alanında ülkemizde inanılmaz bir yatırım var. Kişi başına düşen doktor ve yatak sayısı birçok Avrupa ülkesinden çok daha yüksek. Ben bu duruma bir yerden seviniyor diğer taraftan da üzülüyorum. Aslında insan olabilmek, insanca yaşayabilmek için insan sağlığının bozulmadan, öncesinde insana yatırım yapmanın çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız kapitalist sistemde önümüze koyulan veya bireylere dayatılan yaşam biçimi hepimizi hasta etmeye başladı.

Yeni doğan her çocuk tertemiz, iyi bir insan olarak dünyaya gözlerini açar. Sonradan iyi ya da kötü insan olur. Aslında acımasız bir hayat biçimi; ön yargılar ve ona sunulamayan hayat, öteleme, küçük görme, birbirimizi sevmeme, hoşgörüsüzlük ve acımasızlıkla başlayan ve sonrasında biçimlenen ruh durumu… Hayatı paylaşmanın ne kadar güzel olduğu bilincine erişememek bizi kötüleştiriyor.

Sağlık sorunlarıyla dünyaya gelen bir çocuk, dünyaya geldiği andan itibaren acı çekmeye başlar. Çünkü sağlıksızdır. Artık teknoloji o kadar çok ilerledi ki genetik bilimi bazı hastalıkları anne karnında veya henüz sperm hücresinde teşhis edip yok edebiliyor. Bilimde yakalanan bu gelişim ve dönüşüme yatırım daha çok arttırılmalı. Bilim Merkezlerinin sayısı artırılmalı AR-GE çalışmalarına daha çok yatırım yapılmalı.

Sağlıkla geldiğimiz şu yalan dünyada kendimizi hastalıklı bireyler haline dönüştürmemek için çevre ve doğa dostu olmayı, sağlıklı beslenmeyi, spor yapmayı, düzenli kaliteli yaşamayı öğrensek hem ömrümüz uzayacak hem de doğa bize hastalık değil sağlık sunacak. Çünkü doğa biz insanlara gerçekten adil davranırken biz doğaya neler yapmıyoruz şöyle bir düşünün! Denizlerimizi kirletiyoruz, atmosferi deliyoruz, çevreyi kirletip ağaçları kesiyoruz, hayvanları öldürüyoruz, yaban hayatta olması gereken hayvanları kafeslere tıkıp dengeyi bozuyoruz. Kimyasal silahlarla hem insanı hem doğayı yok ediyoruz. İşin özü yakıp, yıkıp, yok ediyoruz.

İşte tamda bu noktada insana yatırım yapmak gerekiyor. Çok hastanemiz var diye övünmek yerine hasta olmamak için çabalamak gayret göstermek asıl amaç olmalı. Devlet ve Millet olarak hastalığa hazırlıklı olmalı, ancak hastalıkları önlemek içinde bilinçlenmeliyiz. Demek istediğim “Hastalık öncesi yatırım”

Doğanın dengesi bozuldukça Allah bilir daha kaç virüs çeşidiyle mücadele edeceğiz.

İnsan olabilmek için insanca yaşayabilmek için hep birlikte mücadele edelim. Çünkü her insan insanca yaşamayı hak ediyor.

Allah bize her şeyi adil ve adaletli sunarken biz insanoğlu adil ve adaletli olmayı beceremiyoruz. “Paylaşmak ekmek ve su gibi zorunlu bir ihtiyaçtır, çocuklarınıza paylaşmayı, sevmeyi, korumayı ve kollamayı öğretin” çünkü bu dünyayı ancak çocuklar kurtaracaktır.

Pandeminin kahramanları sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum.

Ruhen ve bedenen sağlıklı nice güzel günler dilerim. Sağlıcakla kalın!