Pahalı etin yahnisi
Gaziantep’e ne oluyor da her köşe başında bir kebapçı var.
UNESCO, 2015 yılında 33 ülkeden 47 kenti “Yaratıcı Şehirler Ağına” aldı. Bunlardan biriside güzel Gaziantep oldu.
Zaten ne oldu ise, ondan sonra oldu…
Gaziantep, UNESCO’nun aldığı kararla, bu alanda Türkiye’nin öncü şehir olma özelliğini kazandı.
Ne ile, tabiki yemekleri ile…
Ama ne yazıkki sadece kebapla anılan bir şehir. Ha bir de baklavası var. Ama şu anda bu iki yemeği sadece turistler yiyebiliyor, o da günübirlik gelenler.
Ne oldu, bizim güzel antep yemeklerine….
Hani, Gaziantep’in en iddialı olduğu alanlardan biri de yöresel lezzetler idi.
Ne oldu o yöresel lezzetlere…
Ben bir Gaziantep’li olarak 2-3 lokanta dışında yöresel yemek yiyebileceğim bir yer bulamıyorum. Bunlarda zaten Belediye’nin imkanları ile açılmış yerler.
Soruyorum Gaziantep’lilere siz turistlere pahalı etin yahnisini satmaktan başka bir şey bilmiyor musunuz?
Şehir dışındaki insanlar Gaziantep’i sadece kebap ve baklavası ile tanıyor. Gerçekten antep bu iki yemek kadar küçük mü? Bu ikisi olmayınca Gaziantep’e kimse gelmez. Turizm biter.
Ekonomi ne olur?
Gaziantep bir şehir ekonomisi üretmelidir. Şehir ekonomisi nedir? Bilir misiniz? En küçük kum tanesinden ağaçlarına kadar, sokaklarından insanlarına kadar, sanat şehri mesela… Sadece yemek ekonomisi ile oda iki çeşit bu şehir kalkınamaz.
Sanat sokağımız olsun mesela; müzisyenlerin, kitapçıların, şairlerin, tiyatrocuların, yazarların, ressamların ve ismini sayamadığım bir çok sanat ve sanatçının ismini taşıdığı bir cadde olsun, dükkanları ve gösteri alanlarının olduğu….
Şehrin ileri gelenlerine duyurmak istiyorum, insanların miğdelerine hitap eden şeyler de olsun tamam, ya ruhlarına hitaplar…
Son kelam, ucuz etin yahnisi olmadığı gibi pahalı etin de yahnisi olmaz…
