Türk Sağlık-Sen Gaziantep şubesi; sağlık çalışanlarının çözüm bulmayan sorunlarını protesto etmek için, 14 Mart Tıp Bayramını kutlamadığını 25 Aralık Devlet Hastanesi bahçesinde yapmış olduğu kitlesel basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdu.
Çıkartılan “Torba Yasa”lardan sağlık çalışanları adına olumlu bir gelişme yaşanmadığının mizansen olarak ortaya konulmasından sonra, Türk Sağlık-sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi.
Yarın 14 Mart Tıp Bayramı!
“14 Mart hem ülkemizde modern tıp eğitiminin başladığı tarih, hem de 14 Mart 1919’da İstanbul’u işgal eden düşmanlara karşı, tıbbiyeli öğrencilerin ve hekimlerin protestosunun yıl dönümüdür.
Bu itibarla, her iki hadisede kutlanmayı ve hatırlanmayı hak eden hadiselerdir.
Sağlık çalışanları için, tarihi bir değeri olan 14 Mart’ı biz de bir bayram gibi karşılamak ve kutlamak isterdik.
Ancak; İktidar, bürokrasi ve yandaş sendikadan oluşan şer üçgeni sağlık çalışanlarında bayram kutlayacak hal bırakmadı.
TBMM’sini “Torba Yasa” üretim merkezine çeviren ve işine gelen kanunu bir gecede çıkartan, iktidar, iş sağlık çalışanlarına gelince kılını kıpırdatmıyor ve çalışanlar lehine hiçbir düzenleme yapmıyor.
Ocak 2013 tarihinde görevi devralan Sayın Müezzinoğlu’da selefini aratmadı ve çalışanların yığınla birikmiş sorunlarına kulak tıkamıştır.
Hal böyle iken, nasıl bayram kutlayalım ki;
-Eşinden ve çocuklarından ayrı iller de yaşayan, sağlık çalışanları var iken,
-Sağlık çalışanları görevi başında darp edilir iken,
-Yalan ve iftiralara maruz kaldığımız 184 SABİM var iken,
-Popülizme feda edilen hasta hakları var iken,
-İtibarımız kalmayıp, hakir görülür iken,
-Aile Hekimliği çalışanları nöbete zorlanır iken,
-Hizmetlilere kadro verilmez iken,
-Sağlık çalışanları ötekileştirilip, sendikal tercihlere göre sınıflara ayrılır iken,
-Baskı ve zulmün ayyuka çıktığı bir süreç yaşanır iken,
-Hastaneler işletmeye, hastalar müşteri iken,
-İşimize ve aşımıza göz dikilir iken,
-Geçim kaygısı nedeniyle; emekliliğe ayrılmaya korkar iken,
Neyi kutlayacağız?
Değerli Basın Mensupları;
Sağlık sistemi yazboz tahtasına, çalışanlar ise robota dönüştürülmüş durumdadır.
663 sayılı KHK ile yöneticiler esir alınmış ve kurumlar işlevliğini yitirmiştir.
Yanlış uygulamalar ve iş yükü nedeniyle; aile hekimliği sistemi çökme noktasına gelmiştir. Sürekli tırpanlanan ücretlerin yanı sıra, dayatılan nöbette bardağı taşıran son damla olmuştur.
Torpilliler bir kanunla memur yapılırken, atama bekleyen binlerce sağlık personeli, 4/C’li, vekil ve kamu dışı aile sağlık çalışanı görmezden gelinmiştir.
Yıpranma payı verilmemiş ve lisans tamamlama hayata geçirilmemiştir.
Sınavda başarı sağlayan 2351 personele hak ettikleri kadro verilmemiştir.
Döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması ve adaletsiz dağıtım sisteminin düzeltilmesi için, acilen çalışma yapılmalı ve sesimize kulak verilmelidir.
Sayın Bakan; ithal sevdasından vazgeçerek gerek yurt dışında gerekse özel sektörde hizmet sunan kariyerli doktorlarımızı kamuya kazandırmak için politikalar üretmelidir.
Can güvenliğimiz birinci önceliğimiz olmuştur. Her ay binlerce sağlık çalışanı şiddet ve hakarete maruz kalmaktadır. Bilesiniz ki; bıçak kemiğe dayanmıştır.
Artık hamaset nutukları istemiyoruz.
O sebeple; 14 Mart’ta süslü sözler söyleyip, 15 Mart’ta sırtını dönenlere hakkımızı helal etmeyeceğiz.
Onuru ile hizmet sunan sağlık çalışanlarına yapılan zulmü, kabul etmeyeceğiz ve rıza göstermeyeceğiz.
Hırsızlara, yüzsüzlere ve sarı sendikaya inat ilkelerimizden ödün vermeden inandığımız yolda yürüyeceğiz ve her platformda çalışan hakkı diyeceğiz.
Değerli Basın Mensupları;
Sarı sendika, toplu sözleşme masasında memuru satmış ve iki yılını heba etmiştir. Enflasyon farkının bile hesaplanmadığı toplu sözleşme süreci, kara bile leke olarak üstlerine sinmiştir.
Sağlık çalışanları, iktidarın ve yandaş sendikanın söylediği yalanlardan usanmış ve bıkmıştır. Kamu çalışanları testiyi kıranla testiyi taşıyanları aynı kefeye koymamalı ve ayırt etmelidir.
Akif diyor ya;
Aslını gizleyemez insan, giydiği kaftanlarla.
Bilmez ama kendini kandırır, söylediği yalanlarla!
Siyasetçi, bürokrat ve yandaş sendikanın kirli ittifakını elbette ki bozacağız. Çalışana zulüm yapanlardan ve bayramı zehir edenlerden mutlaka hesap soracağız.
Buradan ulu önder Atatürk’ün şu veciz sözünü hatırlatmak istiyorum.
Yarınlar; yorgun ve bezgin insanların değil,
Yarınlar; çalışkan, gayretli ve yürekli insanlara aittir
Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Haklı taleplerimiz karşılık görmez ise; emekten gelen gücümüzü kullanacağız ve iş bırakma kararını hayata geçireceğiz.”
