Özdağ, “ Türkiye Ermeni soykırımı iddialarına karşı kendisini aktif ve etkili bir şekilde korumasının zamanı gelmiştir” diyerek Alman Parlamentosunda kabul edilen sözde soykırımın Türk Dış Politikası açısından yeni bir başarısız olduğunu savundu.
Özdağ, Avrupa Birliği ile imzalanan mültecilerin geri kabul anlaşması ile Türkiye’nin Avrupa kıtası için bir göçmen tamponu haline getirdiğini belirtti.
“Avrupa Birliği bu anlaşmanın yürürlüğü girme için söz verdiği 3 milyar Avro’yu vermediği gibi sonrasında taahhüt ettiği vize muafiyetini de terörle mücadele yasasında değişiklik bahanesi ile devreye sokmamaya karar almıştır. Avrupa Birliği, sözde tam üyelik süreci konusunda Türkiye ile alay ederken, İngiliz Başbakanı Cameron dürüst davranarak Türkiye’nin Avrupa Birliğine üye yapılmayacağını bir kez daha açıklamıştır” dedi
“TÜRK DIŞ POLİTİKASI AÇISINDAN BAŞARISIZLIKTIR”
Özdağ düzenlediği basın toplantısında Alman Parlementosunda kabul edilen sözde Ermeni Soykırım yasasına tepki göstererek Alman parlamentosunda bu kararın kabul edilmesini Türk dış politikası açısından yeni bir başarısızlıktır olarak nitelendirdi.
Özdağ, “Sözde Ermeni soykırım iddialarının son yıllarda değişik ülke parlamentoların da yayılması AKP hükümetlerinin bu konudaki gevşek, duyarsız ve plansız politikalarının bir sonucudur. AKP Hükümetleri Ermenistan ve Ermeni lobisinin Türkiye’ye yönelik saldırıları karşısında sürekli geri adımlar atmışlardır. AKP iktidara geldiğinden buyana izlenen bütün tavizkar politikalara rağmen, Ermenistan ve Ermeni lobisi, çalışmalarına devam etmiş ve bir çok ülke parlamentosu, sözde soykırım ile ilgili kararlar almıştır” dedi.
“ALMANYA ALDIĞI BU KARARLA TÜRKLERE KARŞI IRKÇI SALDIRIRILARA ZEMİN HAZIRLAMIŞTIR”
Almanya gibi soykırım suçunun hukuksal tanımının gerçekleşmesini işlediği Yahudi soykırımı ile sağlayan bir ülke bugün ülkemizi her türlü hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde parlamentosunda mahkum edebilmektedir. Alman parlamentosu aldığı bu karar ile Almanya’da yaşayan Türklere karşı ırkçı saldırılara için yeni bir zemin yaratmıştır. Solingen’de Türk ailelerin yakılmasının üzerinden daha çok kısa zaman geçmesine rağmen Alman parlamentosu, Türklere karşı yeni Solingenlerin zeminini oluşturacak bir karar almıştır. Önümüzdeki günlerde Almanya’da Türklere karşı saldırıların artmasının sorumlusu Alman parlamentosu olacaktır.
“ İNCİRLİK ÜSSÜNÜ ALMAN ORDUSUNUN KULLANIMINA AÇTIK”
Öte yandan Almanya’nın bu kabul edilemez adımı atmasında Erdoğan’ın kişisel dış politika anlayışının büyük rolü olduğu açıktır. Alman parlamentosunun kabul ettiği bu haksız, adaletsiz, ilkesiz Türk tarihine saldırı niteliği taşıyan karardan sonra dahi Erdoğan ve AKP Hükümetinin İncirlik üssünü Alman ordusunun kullanımına açması kabul edilebilir değildir. Erdoğan, sözde soykırım kararının Alman parlamentosunda çıkmasından sonra “Merkel yüzüme nasıl bakacak?” diye sormuştu. Sonra adeta Almanya’nın önünde diz çöküyormuş gibi İncirlik üssünde Alman Ordusuna konuşlanma imkanı verdi. Alman kamuoyu bile şaşkınlık içinde kaldı. İnsanın aklına annelerimizin bir deyişi geliyor. Kulak memesi kıvamına getirmek. Hamur işleri yapılırken kullanırlar bu deyişi. Kulak memesi kıvamına gelen hamura kolaylıkla istediğiniz şekli verirsiniz. AKP’de Batı sistemi tarafından kulak memesi kıvamına getirilmiştir.
“ERDOĞAN TÜRK MİLLETİNİN YÜZÜNE NASIL BAKACAK”
Bende buradan soruyorum. Acaba Erdoğan Türk milleti ve Türk tarihinin yüzüne nasıl bakacak. Üstelik, Erdoğan ve AKP Hükümeti hangi hukuki zeminde Alman ordusunun Türkiye’de konuşlanmasına izin vermektedir. TBMM’nin kabul ettiği tezkere bir yıllık bir süre içindir. Oysa, Alman Ordusu’nun sadece binaları inşası 6 ay sürecektir. Özetle, Erdoğan ve AKP Hükümeti, TBMM’nin iradesine geleceğe yönelik hipotek koymaktadır.
Türkiye’nin artık sözde Ermeni soykırımı iddialarına karşı kendisini aktif ve etkili bir şekilde korumasının zamanı gelmiştir. Bu konuda atılması gereken adımlar şunlardır.
1)Erdoğan ve AKP Hükümeti hiç vakit geçirmeksizin İncirlik üssünü Alman Ordusuna kapatmalıdır.
2)Almanya’nın Türkiye üzerinden gerçekleştirdiği Erbil’de Barzani ve Talabani güçlerine yönelik silah sevkiyatı ve peşmerge eğitim çalışmaları durdurulmalıdır.
3)Alman Silahlı Kuvvetleri’nin Türk Hava ve Kara sahasını kullanımına son verilmelidir.
4)Avrupa Birliği ile Geri Kabul Anlaşması derhal iptal edilmelidir. Suriyeli, Pakistanlı, Afganistanlı, Iraklı, Bengaldeşli ve Afrikalı sığınmacıların AB’ye kapatılan göç yolları açılmalı, sahil güvenlik sığınmacı teknelerine hayat kurtarma dışında her hangi bir müdahalede bulunmamalı, NATO Deniz Görev Kuvveti’nin bu kapsamdaki faaliyetlerine son verilmelidir.
Atılan adımlar bununla sınırlı kalmamalıdır. Son on yılda Türk tarihi üzerinden Türk Milletinin Anadolu üzerindeki egemenlik ve hukukuna yönelik saldırılar artmıştır. Bu saldırıların çok önemli boyutunu da Türk Milletinin egemenlik ve hukukuna yönelik psikolojik savaş saldırıları oluşturmaktadır. Bu amaçla Türk Milleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun temellerinin bir soykırıma dayandığı görüşü Batı psikolojik savaş mekanizması tarafından sistemli bir şekilde işlenmektedir. Bu amaçla değişik ülkelerin parlamentolarında Türk Milleti’nin temiz tarihini karalayan sözde soykırım kararları alınmaktadır. Bu kararları etkisiz kararlar olarak görüp geçmek büyük bir hata olacaktır. Bu kararlar uzun vadede Türkiye Cumhuriyeti devletinin gayri meşruluğu iddiasının üzerine oturtulacağı sözde tarihi ve hukuki iddialara temel oluşturacaktır. Yapılması gereken derhal yeni kararların alınmasını engelleyecek ve alınan kararları geri çevirmeyi hedefleyen bir kurumun oluşturulmasıdır. Ayrıca bu kurumun oluşturulmasına değin Türk Milletinin tarihine parlamentolarında sözde soykırım kararlarını onaylayarak hakaret eden ilgili ülke parlamenterlerinin Türkiye’ye girmeleri yasaklanmalıdır.
