GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİNDE NELER OLUYOR?
Gaziantep Üniversitesi’nde 2010 yılında ortaya çıkan sahte reçete yolsuzluğu davası karara bağlandı. Aralarında bir belediye başkanının yakınının da bulunduğu 15 kişi hem hapis hem de yüklü para cezaları ile cezalandırıldı. Ancak nedense Üniversitenin bazı yolsuzluk haberleri birileri tarafından kapatılmaya çalışılıyor. Basında yeterince yer almayan ilaç ve sahte reçete yolsuzluğunun Gaziantep Üniversite Hastanesinin bazı birimlerinde halen devam ettiği ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince bazı çalışanların ifadelerine başvurulduğu aldığımız duyumlar arasında. Sonuç ne olur bilinmez ancak yolsuzlukların Türkiye’de son bulmayacağı kesin gibi gözüküyor. İşin en ilginç tarafı ise mevcut Üniversite rektörünün birileri tarafından talimat verilerek yıpratııması ve gitmesi için çetrefilli işlerin organize edildiği yani olayların organize olduğu dedikodusu! Talimat vereni de biliyoruz ama ismi bizde saklı kalsın. Kendisine yakalandığı hastalıktan dolayı acil şifalar dileriz bu arada! Söz konusu kişi rektör adaylığını açıkladığı gün bir gazetecinin cemaatin adamı olduğunuz söyleniyor doğru mu? Sorusuna hayır kesinlikle ben kimsenin adamı değilim demişti. Ama aslında gerçekleri o günde bugün de her ne kadar saklasanız da herkes biliyordu. Cemaatin kolları ve yandaşları tarafından yapıldığı iddia edilen bazı birimlerde ki hareketler ne kadar doğrudur bilinmez ama Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesinin şu an zarar ettiği bilgisini bazı kaynaklardan öğrenmemize rağmen Rektörün bu konuda bir işlem ya da bir açıklama yapıp yapmayacağını merak ediyoruz. İlaç ve Reçete yolsuzluğuna imza atan sekreter, eczane ve bazı hastane çalışanları hastaneyi zarara uğratmak için elinden geleni yapıyor sanırım. Bence Tıp Fakültesi baştan aşağı elekten geçirilmeli! Yine birkaç yerde kulak misafiri olduğum önemli bir konu MHP’li ve CHP’li bazı kişilere kadro açılmadığıdır. PROFESÖRLÜĞÜ geldiği halde sırf düşüncesi yüzünden kadro açılmayan kişilerin günahı vebalı boynunuza! Doçent olan öğrencisi kadro ile Profesör oluyor ama öğretici daha hala sistem yüzünden kadro alamıyor ve öğrencisinin altında ezilmeye mahkûm ediliyor. Her gün beddua alıyorsunuz. Bu insanlara bilerek ve inatla kadro vermeyen ve kendine İslamcı kisvesi veren zatlar emek hırsızlığı belki bu dünyada suç değil ama öbür tarafta kul hakkına girerse bunun altından nasıl kalkarsınız bilemem.
Çok yakında üzeri kapatılmaz ise aralarında bir AK Parti meclis üyesinin sahibi olduğu eczanenin de bulunduğu yine bir sahte reçete yolsuzluğu operasyonuna tanıklık edebilirsiniz. Hele bir bölüm var ki bazıları orayı hiç görmüyor yokmuş gibi davranıyor çünkü kese aynı kese! Şu an Hematoloji bölümü ile ilgili yolsuzluk iddiası emniyet tarafından inceleniyor. Gaziantep Üniversite’si zarar ediyor söylemleri her geçen gün artarken birilerinin kesesine trilyonlar girmesi sizce de tuhaf değil mi? Bu kadar yolsuzluğa da yuh yani!
ÖZEL HASTANELER DE NELER OLUYOR?
Özel Hastanelerin bazılarında da sahte kimlikle ameliyattan tutunda ehliyet sabi olmayan kişilerin hastaların canına kast etmesi ve sahte faturaya kadar birçok konu gündemde! Devlet Hastanesinde çalışan personel part time özel hastanelerde çalışıyor. Geçtiğimiz yıllarda çalışma izni olmayan iki hastane hakkında tutanak tutuldu. Bunlardan birisinin poliklinikleri kapatma kararı onaylanırken diğerinin kararı da valinin önünde bekliyor. İl Sağlık Müdürüne bu konuda siyasi baskı uygulandığı ise diğer vahim bir konu. Bir diğer konu ise şuan sağlık sektöründe ki personel açığıdır. Hastaneler bu konuda kolları sıvadı ve kendi sağlık personelini yetiştirmek için Sağlık Meslek Lisesi açmaya başladı. Bunun arka bahçesinde de dershanelerin artık yavaş yavaş özel okullara dönüşmesi gerçeği yatıyor. Dershanelerin kapatılması gündeme gelince özel okul alternatifi ortaya çıktı.
BELEDİYE OTOBÜSLERİ ALIMINDA KİMİN CEBİNE PARA GİRDİ
Gaziantep’in sorunlarından bir tanesi de toplu taşıma araçlarıydı. Geçtiğimiz günlerde dolmuşlar tarih olmuştu. Yeni otobüsler toplu ulaşım için her ne kadar muhteşem olsa da arka bahçede burnumuza pis kokular geliyor. Baharoğlu TV’de gazeteci arkadaşlarımızın da masaya yatırdığı bir konu yeni otobüslerden kim rant elde etti. Geçtiğimiz yıllarda yarım milyon olan otobüs hattı bugün 55-90 bin arasıdır. Rakamlar çok uygun olmasına rağmen;
- 487 adet otobüs alımı neden İSUZU DEĞİL DE OTOKAR?
- İSUZU araç daha az yakıt yakmasına rağmen neden OTOKAR araç tercih edilmiştir?
- İSUZU araç OTOKAR araçtan yaklaşık 17 bin TL ucuz olmasına rağmen neden İSUZU tercih edilmiştir? Aradaki fiyat farkı kimlerin cebine girmiştir?
- OTOKAR Koç grubunun olmasına rağmen bilindiği üzere Gezi Parkı olaylarında Ali Koç Divan otelini sonuna kadar Gezi eylemcilerine açmış ve destek vermişti. Başbakan bu araçların Koç grubuna ait bir firmadan alınmasına ne der acaba?
- Koltuk arttırım bedeli arasında ki fark kimlerin cebine girmiştir?
- Tüm bunların E-Kart’ın Çalık Grubuna verilmesi arasında bir bağ var mı?
En son köşe yazımda söylediğim sözü tekrar söylemek farz oldu sanırım;
Minareyi çalan kılıfını hazırlar demişler ama o kadar çok minare çalınır olmuş ki piyasada kılıf tükenmiş. Yolsuzluk almış başını giderken bazıları makam koltuğu ile KANKA olmuş.
